Bedri Karayağmurlar Kimdir?
1951 Yılında Niğde’de doğdu. İlk ve orta okulu İnegöl’de, öğretmen okulunu Çanakkale’de okudu. Afyon Lisesini bitirdi. 1974 Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü. Bir süre hukuk fakültesinde okudu. 1987 D.E.Ü. Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümünde lisans. 1990 D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde resim Eğitimi Anabilim Dalı’nda “ Yaratıcılık ve Eğitim” konulu tezi ile yüksek lisans yaptı. 1993 D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda “ Sanatsal Yaratıcılıkta Soyutlama ve Günümüz Sanatındaki Yeri” konulu tezi ve sanatsal çalışmaları ile Sanatta Yeterlik (Doktora) programını bitirdi. Değişik eğitim kurumlarında resim öğretmeni ve öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra; 1995 D.E.Ü. Resim –İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda göreve başladı. 2002 Doçent, 2008’ de Profesör oldu. Bugüne dek 43 kişisel sergi açtı. Yurt içi ve dışında çok sayıda sergiye katıldı. Altı ödül aldı. Resimleri resmi ve özel koleksiyonlarda, İzmir Resim Heykel Müzesi, Gazi Üniversitesi Müzesi, AÜ Çağdaş Sanatlar Müzesi, Bosna Hersek Prijador Müzesi, Bükreş Baskı Müzesi, Türkmenistan Milli Müzesi’nde Bakü, Yunus Emre Enstitüsü’nde ve Ege Üniversitesi Kitap ve Kağıt müzelerinde bulunmaktadır. DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Uluslararası Görsel Sanatlar Buluşmaları’nı (2005 ve 2007) yönetti ve bildirilerini yazdı. Ege Üniversitesi Ege Art etkinliklerinde (2005- 2015) danışman ve seçici kurul üyesi ve sanatçı olarak çalıştı. Alanı ile ilgili katıldığı çok sayıda bilimsel ve sanatsal etkinlikte, sanatçı ve konuşmacı olarak yer aldı. Sanatçı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği ve Dil Derneği üyesidir. Resim çalışmalarıyla birlikte yürüttüğü edebiyat çalışmalarını öykü ve şiir alanlarında sürdürdü. Bunları, Yeni Gün Gazetesi, Yeni Adımlar, Somut, Türkiye Yazıları, Dönemeç Kasaba Sanat, Dilizi, Ünlem, Kurşun Kalem, Kıyı Dili vb. bir çok edebiyat dergisinde yayınladı. 1975 Sabahattin Ali ile 1979 Başkent Belediyesi Öykü Yarışmalarında başarılı oldu. İlk şiir kitabı “Gün Dökülmesi” nde , 2000 sonrasında yazdığı şiirlerden bir seçkiyi Afrodisyas yayınlarında yayımladı. Sanat kuramları ve eleştiri alanındaki yazılarını sanat dergilerinde yayınlamayı sürdürmektedir. Yayınlanmış yedi kitabı bulunmaktadır. Elazığ Fırat Üniversitesi, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde görev yaptı.
Sanatçı, İzmir ve Ayvalık’taki atölyelerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Ada Özcan : Sanata olan bakış açınızı ele aldığımızda, ilginizi tetikleyen bir olay bulunmakta mıdır?
Bedri Karayağmurlar : Sanat anlayışımın oluşumu bir çok etkenle biçimlendi. Öğrenciliğimde, Büyük sergilerde izlediklerim çok etkiledi. O dönemde, Van Gogh ve Paul Gauguin çok etkiledi, ikisinden de çok sayıda kopya yaptım başlangıçta. Ankara’da GEE Resim Bölümünde öğrenciliğim sırasında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turan Erol ve Mustafa Ayaz etkiledi. Bu sanatçıların biçimlendirme yaklaşımları ve o günün yapısı içinde sosyal gerçekçi olmaya, bir başka etki içinde İfadeci olmaya çalıştım. Bu tavrım, DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Sanatta Yeterlik ve Doktora tezimde, “Sanatta Yaratıcılık ve Günümüz Sanatındaki Yeri” başlıklı tezimi çalışırken, sanat anlayışım belirgin biçimde değişti.
A.Ö : Gençlik yıllarınızda Resim bölümleri dışında bir ara hukuk fakültesinde öğrenim görmüşsünüz. O dönem sizi hukuk fakültesine yönlendirecek bir durum bulunmaktamıydı ve bu tercihin sanata olan bakış açınızda bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
B.K : O dönem 12 Eylül Dönemi yaklaşıyordu. Daha sonra 12 Eylül darbesi oldu. Geçinmek ve ayakta kalmak temel sorunlardan biriydi. Avukatlık yaparak sanat alanında daha yoğun çalışacağımı düşündüm. Ancak, YÖK’ün kurulması ile yürürlüğe giren uygulamaların yarattığı sorunlar nedeniyle hukuktan ayrıldım.
A.Ö : Resmin yanı sıra edebiyat çalışmalarında şiir ve öykü olarak eserleriniz de bulunmakta. Bu durum resme olan ilginizi ne derecede etkilemiş durumda?
B.K : Ressamların arasında çok sayıda şair, yazar var. Örneğin Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Victor Hugo, Günter Grass ve daha bir çok sanatçı, yazın çalışmaları ile resim vb. çalışmaları birlikte yürüttüler.
Ben de İlkokul sonrası bu iki alanda bir şeyler yapmaya başladım. Zaman zaman biri öne çıksa da, hiç vazgeçmedim. Resim bölümü öğrencisi olduğum dönemde Ankara’da Yeni Gün Gazetesi’nde çalıştım ve yazdım. Bu durum benim okuma ve yazma ilgimi beslediği gibi, resim alanında düşünsel bir yaklaşım geliştirmemi sağladığı kanısındayım. Resim yapmak da, yazmak gibi bir düşünme eylemidir bana göre.
A.Ö : Şu ana kadar 43 tane sergi açmış bulunmaktasınız. İçlerinde en çok sevdiğiniz ve sizde bir şeyler değiştirdiğini düşündüğünüz serginiz hangisiydi?
B.K : Aralık 2021 de A Galeri’nde 44. Sergimi açtım. 2009 da İzmir Resim Heykel Müzesi Sanat Galerisi’nde açtığım retrospektif (dünden bugüne) sergim, beni çok mutlu eden sergilerimin başında gelir. Bu sergide, değişik teknik ve anlatım denemelerimi birlikte izlemek ve izletmek güzeldi. Aynı yıl İstanbul Almelek Galeri’de açtığım “Anlam Katmanları” sergim de bu bağlamda önemliydi.
A.Ö : İnternet sitenizde sanatı ” Bu anlamda benim için sanat, salt anlatım değil, sorun yaratma ve bu sorunları kendine özgü yapısı içinde çözümleme girişimidir.” sözünüzle ifade etmişsiniz. Bu; her resmin bir hikaye, bir soruna cevap olma arzusu barındırdığı anlamına mı geliyor?
B.K : Sanatta hikaye ya da konu, yaratıcı etkinliğin bahanesidir olsa olsa. Bu nedenle ben resimlerimde öykü anlatmam. Alıcının beğenisine seslenen, amacı pratik hedefler olan çalışmalar, yaratıcı bazı ilginç çözümler içerseler de, sanat yapıtları ile yan yana getirildiklerinde farkı kolayca izleyebilirsiniz.
Her dönem kendi değerlerini üretir, her dönemde ortaya çıkan sorunlar, öncekilere benzeseler de değişiktir. Sanatta üslup (biçem) yaratmak, biçim, teknik ve anlam konularında değişik yaklaşımlar geliştirmenize bağlı. Bizde ne yazık sanat, açık anlama ve ortak beğeni içindeki biçimlere ilgi olarak yorumlanıyor. Oysa sanat, önceki beğeninin bugünün ilgilerini karşılamaması nedeniyle, geçmişin değerleri dışında yeni değerler üretmektir. Çünkü dün söylenenler ve biçimlendirilenler bugünü karşılayamaz; hangi alanda olursa olsun yaratıcılık, sorunları algılamak ve özgün çözümler üretmektir
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!/ Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım… ”
13. Yüz yılda yaşamış Mevlana’nın yaklaşımının, bugün ülkemizde anlaşılmamış olması düşündürücü. Estetiğin temel sorunlarından biridir bu aynı zamanda. Beğeni yargılarının değişmemesi ya da estetik özne oluşum süreçlerinin, eğitim yapımıza bağlı olarak gelişmemesi endişe verici.
Bu koşullarda, düz anlam düzeyinde hoş nesneler üretmek, sanatın yapısını anlamamak anlamına da geliyor. Sanat yeni imgeler ve imge düzenleri yaratmaktır. Üslup, bu yaklaşımın sürekliliğinde izlenir. Ve sanatçı ne yaparsa yapsın, ilgili olanlarca kolayca sanatçısını gösterir.
A.Ö : Eğer başka biri olsaydınız ve kendinizle tanışsaydınız, yapmış olduğunuz eserler hakkındaki ilk yorumlarınız neler olurdu?
B.K: “İlginç. Bu tavır değişik.” Derdim.
A.Ö: Eserlerinizde ifade etmeye çalıştığınız sorun, duygu nedir?
B.K : İlgilendiğim sorun, resmimin ya da yazımın, şiirimin yapısıyla ilgili. Onların, toplumsal bireysel sorunları çözme gibi bir önermeleri yok. Ancak her sanatçı toplumu, insanları ve kendisini değişik algılar. Sanatçı, ne sosyolog, ne psikolog ne de politikacıdır. Ama onlardan daha derin izler olanı biteni. Yapıtlarıyla ilgiyi çeker, duyumsatır.
A.Ö : Yazmış olduğunuz bir şiir ile eşleştirdiğiniz bir tablo var mıdır? Var ise hangileridir?
B.K : Şiiri şiir olarak yazıyorum. Resmi de resim olarak biçimlendiriyorum. Böyle gösterebileceğim, örnekler yok. Ancak hepsi bir biriyle ilgili bence.
A.Ö : Sanata dair bakış açınızda size ışık tuttuğunu düşündüğünüz bir sanatçı var mıdır?
B.K : Bir kişi yok. Sanatçı olmak, yaşantı olarak sanat yapma eylemi içinde olmaktır. Bu yoğunlukta yaşayan ve düşünen herkes beni etkiler.
A.Ö : Kendinize has bir resim diline, yorumlamaya sahipsiniz. Sizce günümüzde bulunan sanatçılara baktığımızda özgünlük konusunda “keşke” dediğiniz bir sorun bulunmakta mıdır?
B.K : Diğer yanıtlarımda var bunlar ancak Keşke diyeceğim şey çok. Örneğin eğitimimiz, bireyin yapısını tanıyan nitelikler üzerinde oluşsa. Keşke ifade özgürlüğü konusunda hiç endişem olmasa. Keşke sanat izleyicileri, endişesiz, sanata yönelebilse. Ve daha bir çok şey.
Keşke daha çok üretebilsem. Daha çok çalışabilsem. Çünkü her sanat yapıtı sanatçısıyla gerçekleşir. Sanatçı çalışamaz ya da hayattan ayrılırsa onun yapacakları da yok olur. Keşke, Amedeo Modigliani daha çok yaşasaydı.
Değerli paylaşımları için Bedri Karayağmurlar’ a teşekkür ederiz.